13 Mayıs 2024 Pazartesi

Kuleli ve Mezuniyetin 50.yılı ziyaretinden kalan izler II






































































































*21nci kısım. (Öğretmenler odası olmuş) (Mürsel Gökalp)




*1.








































1.Alp Çetinel
2.Kenan Yıldırım
3.
4.Köksal Kırgız
5.
6.Baransel Atçı
7.Sedat Kaya
8.
8-Mahmut Kaya
3 Şefik Akar



























4 yorum:

  1. Yıllar kovaladı yılları
    50 kere değiştirildi mevsimler
    50 kerre yeni yıl kutlandı
    Gòzümüzün önünde yükselen ayaklarıyla
    Boğazın iki yakasını bir araya getiren köprü ardından
    ne köprüler yapıldı
    ne sular geçti o köprülerin altından
    Ne yaşamlar söndü ne yaşamlar hayat buldu
    Bizlerin üç yıl konağa kaldığımız
    İki kule arasından boğazın kıyısından
    son seyrine daldığımız erguvanların vedasının ardından
    ve sıcak bir temmuz harekatı ile faşist bir darbeye son verişle
    Kıbrıs'da zulme son vererek
    komşuda asıp kesen bir cuntayı da sona erdirerek
    Sıcak günler yaşanırken ada üzre
    Apar topar toplaşmıştık mezuniyet törenine
    Sıcak bir İstanbul gününde
    Dağıtılan diplomalarla tescillenen
    Kütüklere çakılan çiviler
    Konuşmalarla şenlenen
    Tören geçişleri
    Muhtelif siperli şapkaların göğün mavisine doğru havalanan yüzlerce uçurtmalar misali kısa düşüm turları sonunda
    dağılarak İstanbul sokaklarına haki üstü sarı kordonların ışıltısında...
    Mesela bizler Arnavutköy'de ilişmiştik boğaz suları kıyısında bir meyhanenin masalarına
    O vakt-i kerahat akşamında..
    Şerefe kalkan bardakların çın çınlarına karışan kahkahalarımzla...
    .............

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sonra doluşup bir trenin vagonlarında son vedalarımızı yollayarak iki kule arasına ve dahi boğazın sularına
      Ver elini Ankara
      Tren gayrı varıncaya dek Angara'nın garına
      makaralar sarının her tonunu bağladıydı doyunca
      Sonra ...
      Sonrası malum bir günde büyümüştük sanki
      bitmiş di de çocukluk şimdi asker olmuştuk
      sihirli değilse de sert bakışlarla
      Ve unutarak bir anda o sert bakışları,
      analım dedik o 50 yıl önceki son çocukluğumuzu.
      Dühul ederken Fenerbahçe Orduevinin otel cenahına başımdan eksilen saçları bahane eden bir kuş feth edecekmişcesine başımı dolanıp durdu başım üzre kısmet saçıyormuş rolü ile ama heyhat isabetsiz atışları bulmadı ne başımı ne gövdemi
      Baktı olmuyor vedalaştık iyi geceler dilekleriyle..
      Sonra anma günü öncesi doğum günümü kutladık çatı katında
      Tarih baharın mayısında 10uncu gün dü
      Bir Balta tüm zerafetiyle ve Uğuruyla kesti geçip gitmiş 66 ncı son kuru dalımı
      Bir Kürşat ile birlikte
      Taze filiz 67ncisine ve nicelerine iyi dilekleriyle
      Serencamında gecenin uğurlayınca misafirlerimi
      Lobide leblebi dağıtıyor du Çorum'lu taifesi
      Yücel'terek memleketlerini
      otladık lafladık sohbetten Meftun olarak ertesi güne sıvandık

      Sil
    2. Ve uyandık o meşum 11 mayıs sabahına
      Zihinsel bir Yetişkin'liğin baş tuttuğu komitenin organizasyonunda
      anmak için 50 yıl önceki günleri..
      Öğrendik
      Bilemediğimiz otobüs numaramızı
      Çetinelli bir Yiğit'den
      Sanki organize etmiyordu da akıncı beyi gibi kılıç sallıyor du cenk meydanında öyle istekli öyle telaşeli yani
      Hasılı binince otobüse sanki bir Cip'le boğaz turuna çıkmışız gibi keyifli bir yolculukla vardık iki Kuleli o kadim taş binaya
      Devremizden çıkmış KKK da hatırına binaen sanırım Asteğmenden Albaya kadar bir çok zabit karşıladı bizi kadınlı erkekli
      hayretengiz bakışlarımız onları izledi
      Kimini 50 yıldır kimini 40 küsur yıldır göremediğimiz gençliğimiz arkadaşları ile kucaklaştık hasbıhal ettik hâl sorduk hatıralar tazeledi tez elden
      Gençliğimizin sinema ve toplantı salonuna doğru giderken üçüncü taşınmamızda otağ kurduğumuz berber salonundan bozma en güzel manzaralı özgün karakterli o meşum 21.ks.ma uğradık pilot kaptanımız ve ks.kıdemlimiz Gök' lerin Alp'i Mürsel'in telaşeli ve heyecan dolu teşviki eşliğinde..
      kapısında bebek bakım odası yazıyor du..
      Doğrusu yazıyı görünce bastım kahkahayı
      "bak dedim bu kadar isabet olur yani"
      bir yıl bize de burada bakım yapmışlar dı kıçımıza kıçımıza ilişen şaplaklarıyla
      Dalıvermişken o günlerin anılarına geliver di gözümün önüne rahmetli 'fıs Bülent'in (Tuna) boğaza nazır cam önünde leblebi yemeleri..
      Arif'in Güler yüzünde salıp bıraktığı ağarmış saç ve sakallarının seyrinde ve kardeşim piru Pakdil'li Fuat'ın denklaşörüne teslim olarak..
      Sonra salona geçtik ve bilindik seronomilerin ardından değerli kardeşimiz Prof.Mithat Baydur'un duygusal ve çarpıcı konuşması iyi geldi ruhlarımıza..
      Tören ve konuşmalar hitamında arka bahçe çıkışında Pîr'im Rahmi'ye rastladım el heybesinde bir dolu kitap ile, hoş beş ardı aldık haliyle bir imzalı son kitabını
      "hainlik biz de kalsın "diyerek
      Bu hay huy arasında acıkınca yetiş di imdadımıza Sardunya yemek imzalı özel sandviçler Attila Topuzdağ cenahından ikram ile
      Bastırılmış miğdemizle bir süre sohbete takıldık orta bahçe de ve ön bahçe de
      avazlardan da anlaşılacağı üzre gelmiş di tekne turu vakti,
      boğaz da yol keserek aldılar bizi iskeleye
      70ine merdiven dayamışlar olarak güç bela tırmandık o güzel teknenin merdivenlerini ve adımıza ayrılmış masalara konuşlanarak..
      Tekne o muhteşem boğazın tamamının eşsiz manzarasıyla yol alırken sık sık kıç tarafına kaçarak uzun uzun boğaz havasını ciğerlerimize doldurduk yeniden
      sohbetlere vesile oldu uzun yıllar sonraki karşılaşmalara istinaden
      İnce'den edebiyat konuştuk Nedim kardeşimle
      ve biraz eskiyi yad ettik ilk harbiye sıra arkadaşım Özer Ülgen ile

      Sil
    3. Sonra 40.yıl için" aa bak Kuleli"adlı şiirimi okumam istendi arkadaşlarca ama çok amatörce bir beceremeyiş yaşadım mikronla halvet olamayışım nedeniyle
      ve hayıflanmadan koyuverdim kendimi kadı kızı yerine ve fırsattan istifade ile Baba Fahri'ye bir kutlama mesajı ilettim ama doğum günü nedeniyle
      Ve zaman bir akış ardı akşama erdi gün bitti bencileyin güneş ağır aksak son demlerinde geceye bırakmaya heveslendi yerini geldiğimiz gibi döndük ordu evine
      Oda da biraz oyalanmanın ardından bir çay soluğu indim pastahaneye ve Yalçın duruşlu dostum Nejdet'i (j ile yazılır)gördüm orada bir iki çay yudumladık keyifli bir sohbet ile Ve zamanın kovanlama anı gelmiş di biz de başka bir yere(roof) kaçarak biralama ile sürdürdük keyifli sohbetimizi
      Bir gün de böyle geldi geçti dostlar.
      Ne anladın dersen dostları yeniden görmek laflamak ve anıları yadetmek diyeceğim;
      fakat asla o 50 yıl önceki duygularım yeniden yüklenemedi maalesef. Nasıl yüklensin ki resmen ruh yokedişi yaşamış okulumuz.Mekanik sıradan bir bina haline gelmiş o ruh cenneti..Çeşitliliği ve direnci yok edilmiş , parlayan gözler donuklaşmış deyim yerindeyse" sanki üstüne ölü toprağı serilmiş gibi" dolayısıyla oturunca yazının başına bir anı yazısı gibi bir şey çık dı ortaya oysa 40.yıl kutlamalarında yükselen ruhlarımız misafir etmiş di bizi kucaklayarak özlemle..
      Ama diyorum ki
      Yitirdiklerimizin anısına saygıyla ve
      Rahmi'nin kitabi başlığı ile
      tamam tamam yine de
      "Hainlik Biz de Kalsın"
      H.H

      Sil