16 Kasım 2023 Perşembe

74 &78 ruhu & çocukluktan olgunluğa... I*

 































































*Muharrem Yavaş, Nizar Aslan, ..., Sivri













































*Dz. P.ler; Hüseyin Dalay, Nizar Aslan, ...






















*Saait Yılmaz, Rıdvan Atmaca, 


















Hozat... Hafta sonu öğleye doğru kahvaltı keyfi.... (Rahmetli Fahrettin Çoban , Eyüp Evcin, 76 lı Ruhi Demirçinik , 79 lu Cahit Şen , Erhan ekiz in annesi, Dr M.Ali Aykan )








































*Nizar Aslan, 























*Ok.K.mız Doğan Güncan, 

Solda Nilüfer'in sağ arkasında, ben (Turgaya ), Arif Mit, İsmet Mutlu.
















































































*Nadir Soydan, 
















































































*Gökay Gedik, 



























































*1977 Menteş Otriçe Bahçelerine yürüyüş ve Çadırlı kamp
Ayaktakiler Soldan, Rahmi Yıldırım, Ben (Kudret Ünal), Cemil Günay, Saim (Diye hatırlıyorum, soyadını çıkaramadım)
Oturanlar Soldan, Mahmut Sarıaslan, Rahmetli Kadir Kılavuz, Şahin Alla
















*Hekim Adası,
Sol baştan, Hadi Yardımcı, Cemil Günay, Kudret Ünal (Ben), Rahmetli Ali Osman Aslan, Mustafa Cangi, Mehmet Şanver.



























*  KHO Efsane kısım 43. Bu kadar çeşit bir araya bir daha gelmez 
Zekaattin Çakal,Levent Aral, Ali Oker, Güngör Taylan, ... ..






































*45. Ks.


























*Soldan ikinci benim (Turgay ),  galiba ingilizce şarkılar söylüyorduk. 🥰😘
İn a cavern, in a canyon,
Excavaiting for a mine....
Bizden  sonra  da  ingilizce tiyatro  vardı
Evet, ben de antikacı Mr.Higgins'dim. "İt takes a long time to learn about these old things..." diye giderdi...
Yaşar, izmarit, Talha, prof. ?
Ortadakiler, Talha, Cumhur, Ahmet Erdoğan









































































*Zekattin Çakal












































































































































































































































*Aziz Erdem  ( 3/7/1991)
1991 yılında 17.nci olarak aramızdan ayrılmıştı. Ruhu şad olsun.
Hastalık-Adana  14.Ks.-1188 17.Bl.53.Ks-3532 Adana-Kürkçüler P. Tğm. (1982 Ayr.)





























































29 yorum:

  1. Yorumlar sosyal medyada paylaşılanlardan alıntıladır:

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Küfür ve dayak... Başta Deli Ruhi gibi bir sapık ve manyak olmak üzere...
      DELİ RUHİ nin topluca çok sıra dayağını yedik...
      Manyak suçluya da , suçsuzada vururdu...
      Hiç unutmam ; son sınıfta sigara içtiğim şüphesiyle tokat atmak istediğinde elini kolumla engelleyip gard vaziyeti aldığımda gözleri yuvalarından fırlamış, ödü patlamıştı... Tek kelime etmeyip arkasını dönüp ayrılmıştı.. Eziyet etmekten zevk alan korkak sapığın tekiydi... Böyle birinin Kuleli askeri lisesi gibi NADİDE bir okulda ÖĞRETMEN SUBAY olarak görev yapması akıl alacak gibi bir şey değil... Içimizde bir sürü subay ve general çocukları vardı. Komuta kademesi bu sapığın bu durumunu bilmiyormuydu...!!?
      Sanmıyorum; bence herşeyden haberleri vardı..
      3.ncü sınıfların 2. Sınıflara fırça hatta dayak atması olayıda ayrı bir konuydu...3.sınıftaki bazı tipler alt sınıflarda özellikle sigara araması yaparlar , bulunca sigararaya el koyarlar 2 tokat atıp gönderirler... Kazara izinde bir üst sınıfı görmeyip selam vermedinse , gelip numaranı alırlar , akşam koğuşa çağırır ve cezalandırılırdı... Bol fırça ve 1- 2 tokat..
      Bizim devre bu fırça olayını kaldırdı demişsin sevgili kardeşim... Biraz hafızanı zorlarsan bu konuda alt sınıflarda çok meşhur olmuş devremizin ünlülerini hatırlarsın... 😏
      Tüm bunları hatırladığımda eğer bir gaflet ve başıboşluk değilse ( ki bu durumda Kuleli gibi bir okulda Disiplinsiz bir ortam olduğunu kabul etmemiz gerekir ) ; acaba amaçları neydi diye düşündüğümde aklıma mantıklı bir sebep gelmiyor.. Sanırım KAYITSIZ ŞARTSIZ İTAAT eden bir kitle yetiştirmek istemişler..

      Sil
  2. Ruhi Yamaç hocanın yaptıkları yarı korku yarı kahkaha ile geçen günler... Dersine girenler bunu yakından yaşadı. İngilizce hocası Ömer Çırgan ın yaptıkları çocukluktan ergenliğe geçiş döneminde olan bizlerde daha üzücü ve iz bırakan hatıralarla dolu. Her yanlışta bir tokat yiyorduk, zaman içinde doğruyu bile yapamaz hale gelmiştik. Yanlışsa yine tokat geliyor mu diye...
    Ruhi Yamaç ın yaptıklarını yazsak roman olur. İçinde mizah, korku, kahkaha... Fenerbahçe orduevinde karşılaştığımızda bir iki örnekle yaşadıklarımızı anlattığımda kahkaha attı ve ben mi yapmışım diye uzun uzun güldü.
    Bir anı da ben paylaşmak istedim.
    İmtihan olduğumuz bir gün soruyu çözdüm ama sonuçtan emin değilim. Arkamda oturan arkadaşıma sonuç doğru mu diye fısıldadım hafif yana geçtim. O sırada bu diyoloğu gören Ruhi Yamaç yerinden kalkıp koşarak bize geldi ne yapıyorsunuz diye resmen gürledi. Kulağımı tuttu cevap ver dedi. Ben de olayı anlattım soruyu çözdüm, sonuç doğru mu diye sordum hepsi bu dedim. Beni bıraktı arkaya yöneldi doğru mu dedikleri diye sordu. Arkadaşım da evet söyledikleri doğru ama ben hiç bişi söylemedim dedi.
    Demek arkadaşın cephede senden mermi istese vermeyeceksin, savaşta arkadaşına yardım etmeyeceksin öyle mi diye bir kaç tokat atmıştı.
    O sırada bütün sınıf gülüyordu...
    Acısıyla tatlısıyla yaşanmış çok anılar biriktirdik.
    Ben Harp okulundan sonra İstanbul Üniversitesinde de okudum mezun oldum.
    78 devre arkadaşlığını yaşamış biri olarak, sivil yaşamdaki üniversite arkadaşlığını ve olmayan bağlılığı gördükten sonra aradaki fark, bizlerdeki bağlılık ve yardımlaşma ruhunun kıymetinin paha biçilemez olduğunu düşündürüyor.
    Çok değerli bir arkadaşlık ve grubumuz var ve her birinizi kardeşim olarak görüyorum ve seviyorum.
    Yaş aldıkça bazı huylarımız değişiyor, bazen tahammülsüz olup yazı dilinde bazı kelimelerin yanlış anlaşılma sebebiyle birbirimizi kırıyoruz.
    Ne olursa olsun Kuleli ve Harp okulu ruhuyla birbirimizi anlayalım, sevelim...
    Selam ve sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  3. Totem unutuldu mu? Kemal Çevik hocamız. Tekrar da Faide vardır. Yatak sıcak, palaska soğuk. Selamlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahmet, hatırladığım kadarıyla onun böyle delilikleri falan yoktu.

      Sadece uyandırma biçimi biraz abartılıydı.

      Ara sıra ceket çıkartırdı... 😀 Sanıyorum kendisine Totem denilmesinden hoşlanmazdı.

      Nöbetlerinde, kendisine soru soran öğrenciyle samimi olarak yakından ilgilenirdi. Bizim kısım, 5. Kısıma gelmemesine rağmen, koridorda ona sorduğum sorulara verdiği doyurucu cevaplarını hiç unutmadım.
      Kendisi de ona soru sorulmasından çok memnun olurdu.

      Kemal Çevik öğretmenimizi, sevgi ve saygıyla anıyorum.

      Sil
  4. Deli ruhiden cengizkopuzla benim yediğim dayağı hiç kimse yememistir üstüne üstlük bizi birde birbirimize dovdururdu.😂

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Matematik bilgisi muhteşem bir insandı. Öğrenmek isteyenlere çok faydası oldu. Sağolsun.

      Sil
    2. Deli Ruhi konusunda Mehmet e katılıyorum. Kişiliğin oluşum ve oturma çağındaki gençlere, rütbesinden aldığı güçle, sadistçe dakikalarca acımasız bir şekilde işkence eden , pedagojik formasyon dan habersiz bu kişiler, sadece işkenceye maruz kalanın değil, şahit olan herkesin psikolojisinde derin travma bıraktılar. Bu kişilere değer vermek en azından bilgi ve ışığı ile yolumuzu aydınlatan gerçek öğretmenlere saygısızlık olur diye düşünüyorum.

      Sil
    3. Korkudan bir şey öğrememiyorduk, ezbere kaçıyorduk. Doğan Gezer öyle değil; uysal ve öğreticiydi.

      Sil
    4. Doğan Gezer, harika bir Matematik öğretmeni idi.
      Rahmeti bol mekânı cennettir inşallah.🙏

      Sil
  5. Deli Ruhi ile herkesten farklı çok iyi anılarım oldu. Kuleli'ye geldiğimiz ilk günü bir çamın altında uyuyakalmışım. O uyandırdı. Nereli olduğumu sordu, tüm geçmişimi öğrendi. Ondan sonra, nöbetçi olduğu tüm yemeklerde, Sivaslı nerede diye bağırır, ben ayağa kalktığımda fazladan ekmek getirirdi. Koğuşlardan aşağıya geç indiğimizde önümdekilere palaska ile vurur, bana Sivaslı sen geç derdi. Ayrıca tuvaletlerde sigara kontrolüne geldiğinde, herkesin üstünü arar hatta vururdu. Bana ise, Sivaslı sen sigara içemezsin geç derdi. Oysa ben herkesten fazla sigara içiyordum. Nedenini bilimiyorum ama bana hep iyi davrandı.

    YanıtlaSil
  6. Deli Ruhi senede bir kere Antalya'da yaşayan kızını görmeye gelir ve gelince beni arar Orduevinde oturup çay içer havadan sudan konuşur Kuleli anılarını konuşuruz, Kuleli'de benim iki amcam da öğretmendi onları anarız, bende kulağıma yediğim tespih darbeleriyle ilgili canımın çok yandığını söylerim bazen bu buluşmalara Antalya'da yaşayan arkadaşlarda katılır.
    Deli Ruhi 85 yaşında ve Kulelide biz okurken bulunan onlarca öğretmenden biri Kuleli'de öğrenciyi dövmeyen kaç öğretmen vardı bence çok azdı. Deli Ruhi'den çok daha gaddar olanlar vardı Ömer Çırgan,Ataman Aldemir gibi! Tabi ki o zaman bu davranışları kabül etmesek bile katlandık ve geçti gitti. Benim Kuleli'de çok güzel anılarım var Deli Ruhi ele yaşadıklarım hiç aklıma gelmiyor. Sizlerede tavsiyem iyi şeyleri hatırlayıp paylaşalım kötülükleri kötülerin olmayan vicdanlarına bırakalım. Hepinize iyi geceler.👋😘

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kimya hocası albay çataloğlu ilk sınavda 2 aldım. Sonraki 3 sınavda 8 almama rağmen ikbal'e bıraktı. Yaz tatilini okulda geçirirken, öğlen yemeğe giderken sınıf subayı yanında 3 sivil ile geldi. Metin Bozkurt'u bana emanet etti. Diğeri kuş fatih.başka birine, yemeğe götürün, öğle üstü giyinmeye dedi. 3.kimdi hatırlamıyorum.

      Sil
    2. Bir yeğeni de Semih Altıntaş. Kuleli'de talebeyken çok dayağını yediğini söyledi. Harp Okulu 3.sınıfta okurken FETÖ baskısından dolayı ayrılmış, 91 mezunu olacakken.

      Sil
    3. Kuleli'de sanırım dayak yemeden mezun olan olmamış. Üst devreden, öğretmenden. Nasıl olsa hepsi gariban çocuğu. Gidecek yeri dışarıda okuyacak parası olmayan garibanlar. Hepimizi birbirimize sıkı sıkı bağlayan belki de buydu. Arkadaşlarımızı aile kabul etmemizdi.

      Sil
    4. Ne adamsın ruhi hocam iz bırakmışsın iz bırakmak her yiğidin yapacağı iş değil baksana tüm devre seni konuşuyor hela olsun

      Sil
    5. Devre yemeğinde anlattım. Ben sağlık muayenelerini Ankara'da bitirememiştim. Bugün git yarın gel. Tek başıma Zile'den Ankara'ya gelmişim . Yanımda kimse yok. Evden kaçıp Ankara'ya gelen hemşerimin yanında kalıyorum. Okulun ilan ettiği tarih çoktan geçti. Psikiyatride sıra bekliyorum. Kapı önünde rütbesini hatırlayamadığım bir rütbeli ile dr ağız dalaşı yaptı. Sıra bana gelince korkuyla içeri girdim. Nereden geldiğimi ne için asker olmak ve babamın ne iş yaptığını sordu. Ben de babam işçi başka türlü okuyamam dedim. Yanında ki dr dönerek bu da bizden desene dedi. Yaşıyorsa Allah uzun ömür versin. Yanıma bir asker vererek o gün sağlık muayenemi tamamladım.Okula ilk geldiğim günü yazmayacağım.

      Sil
    6. Değerli dostlar, deli Ruhi ile en çok anısı olanlardan birileri de kısım olarak bizleriz. Fatih kardeşim iyi bilir, yanlış hatırlamıyorsam bizim 2 yıl sınıf hocalığımızı yaptı. Ben de o kısımın çavuşu idim. Bizim sınıfımıza karşı daha sevecendi, her insanın yaşadığı süreç içinde sonradan kendisinin de onaylamadığı eylem ve söylemleri olmuştur. Ben şahsen tüm hocalarımıza, bizim yetişmemizde yüksek katkılarından dolayı teşekkür ederim, minnet duygularımı ifade ederim. Fatih kardeşimden de ricam, hocamızla bir daha karşılaşırsa benim için de ellerinden öpmesi..

      Sil
  7. Çok ender rastlanan normal subayları merkeze koyarsak, iki uçta; havlayan köpek ısırmaz dediğimiz, öğrenciye bağıran çağıran, ancak istikbali ile oynamayan subaylar vardı. O zamanki anlayışta bunlara bu nedenle kızılmazdı. Öte yandan sinsi ve öğrencinin geleceği ile oynayanlar, işte onlar sevilmezdi... Tabii ki olay çok yönlü psikolojik bir vaka, ancak askerlik gibi çok zor şartlara hazırlanan insanlar çok çeşitli travmatik vakalar yaşadığı için maalesef çeşitli arazlar meydana geliyor ve bunun kendine ve çevresine yansımaları farklı olabiliyor...

    YanıtlaSil
  8. (Çataloğlu) Sözlüden en fazla 3 verirdi ama yazılı notlarını kırmazdı. Bir kere beni sözlüye kaldırdı. Sorduğu 10 soruyu bildim 11soruyu bilemedim otur 3 dedi. Bizim Kedi'ye çok takardı. 😀😀

    YanıtlaSil
  9. Değerli Arkadaşlarım,
    Ben Kuleli'deki anılarımızdan bahsetmeyeceğim.Kuleli'deki bazı hocalarımızla,Işıklar As.Lis.de
    subay olarak görev yaptığım dönemde beraber çalıştık.Ben biraz o dönemdeki anılardan söz edeceğim.

    Okuduğu okul benzeri bir askeri okulda, görev yapma olanağına bir şekilde ulaşan ender subaylardan
    birisi olduğum için kendimi şanslı hissediyor ve gurur da duyuyorum.Işıklar'da Lv.Krş.Mal Saymanı olarak
    Eylül 1979 da göreve başladım.Bu benim ilk görev yerimdi.Göreve katılmamı takip eden ilk günlerden
    sonra yavaş yavaş okul personelinide tanımaya başladım.İlk tanıştıklarımda Kuleli'deki hocalarımız oldu.

    Hocalarımızdan bir kısmı ya yarbay ya da albay rütbelerindeydi.

    Baba Nihat Andaç,
    Öğretim Başkanı olarak görev yapmaktaydı.Kimsenin kestiremediği pala bıyıklarının yerinde yeller esiyor,
    ama somurtkanlığı hala devam ediyordu.O dikbaşlı binbaşı gitmiş; itaatkar,uyumlu,sessiz bir insan
    gelmişti onun yerine.Değişmeyen tek şeyin değişim olduğunu kanıtlarcasına.

    Namı değer G...üz Halit Yzb.;albay olmuş, üstelik albay rütbesindeyken dil öğrenmesi için Fransa'ya
    gönderilmiş ve fizik derslerini üstün tecrübesinide katarak fransızca vermeye başlamıştı:)))Ama
    lakabı öğrenciler tarafından bilinmiyordu.Aslında lakapsızdı her nedense!!İlerde lakabı bir teğmen
    tarafından öğrencilere sızdırılacak ve tutacaktı!
    (O tarihlerde Kuleli ingilizce,Işıklar almanca ve fransızca kolej düzeyinde öğretim yapıyordu.)

    Ataman Yzb. dayak ne kelime,öğrenciye bir fiske vurmadan ders veriyor , bize ve bizden önceki devrelere
    attığı dayaklardan duyduğu pişmanlığı ve vicdan azabını benle dertleşerek dindirmeye çalışıyordu.

    Albay Mustafa Çataloğlu'nun,elinin hamuruyla erkek işine karıştığını yüzüne karşı iddia ettiği Hüsniye
    Yzb.;albay olmuş, fransızca kimya dersini anne edasıyla tüm sevecenliğiyle vermeye devam ediyordu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bizim zamanımızdaki Teğmen Mütallip Gül, o zamanki gibi sevilen bir öğretmen olarak görev yapıyordu.

      Tabi ki öğrenci öğretmen ilişkisi dışında, saygıyla örülü bir mesai arkadaşlığı yaşadık.


      Hayatta olan tüm hocalarımızı saygı ile anıyor uzun ömürler diliyorum.Ölenlere allahtan rahmet diliyorum.

      Tüm arkadaşlara sevgilerle.

      M. Ali Şenkaya

      Sil
  10. Bana da sözlüde hidrojenin değerliğini sordu +1, yerine ,oksijenin değerlini -2 dedim , bende sana -2 verdim pis çocuk dedi. Hakikaten not defterine yazdı. Sonradan öğrendik 2 tane not defteri varmış. Allah rahmet eylesin .

    YanıtlaSil
  11. O dönemler dayak normal karşılanan bir durumdu heralde ilkokulda parmaklarımızı birleştirirtip parmak uçlarına cetvelle vururlardı öğretmenler cetvelde de üstelik ince bir tel vardı cm yazan kısmında ortaokulda müdürümüz killing lakaplı idi herkes korkardı maşa ile döverdi öğrenciyi lise zaten malum heralde tüm eğitim sisyemi dayak üzerine idi hatta askerlik bile kıtaya ilk çıktığımız yılları hatırlayın devir değişti şimdi okullarda rehberlik kıtalarda pdr ler tesis edildi dayak cennetten çıkma idi eskiden şimdi cehenneme gitti heralde

    YanıtlaSil
  12. Pek uymadı bence....
    Bir diğerinin namı da orço idi...😏
    Hem orço , hem yiğit..🤔

    YanıtlaSil
  13. Sevgili Ömer, söylemekten pek hoşlanmam ama ben pek gariban çocuğu değildim (babam yeni emekli general, velim kolordu komutanı). Ancak her halde benim subaylardan yediğim dayağı Kuleli tarihinde çok az kişi yemiştir (ayıldığımda GATA'daydım ve beyin sarsıntısı şüphesi ile müşahade altındaydım. Zaten askerlikten ayrılma sebebim bu olmustur.

    YanıtlaSil
  14. Arkadaşlar bu konu atış serbest yarışmasına dönmüş. Olay sataşma ve Çemisgezek hukukunun 🤓 eline düşmeden, Merak edenlere, Sakıncalı Mühendisimiz (! şaka) Yürekli cevap vermediğine göre iş başa düştü.👇👇
    Öncelikle her Bl.K. 1 öğrenci önermiş ve TbK. İshak Baba'nın huzuruna çıktık ama 18.bl.ten Hulusi'nin elendiğini o gece öğrendik. Ishak baba bana 'o saçlarını kestir yoksa güneşi göremezsin' dedi. Bu safhada benim ne için Tb.K.a gittigimden ve o güneş 🏜️hk hiç bilgim olmamıştı. Ama girerken ve çıkarken 13-14 bl.çıkış kapısında bazı devrelerin ' hadi iyisiniz' diye bize takıldığını hatırlıyorum.
    Sonuç olarak Ok.K. Kemal Gökçe ve Eşi ile Yaver Bnb. dışında beş 78'li (toplam 8 kişi) ülkemizi Meksika H.O. açılışı ve MilliGününde temsil ettik.🇹🇷
    Kardeşlerim Osman Gazi Sayın ve Recep Yılmaz'ın ruhları şad 🤲olsun.
    Zelka, Yürekli veya ben anılarımızı yazarsak detayları merak eden okur tabii. Selamlar.

    YanıtlaSil