Devre arkadaşım, Selahattin Ercan’ın (*) WhatsApp paylaşımları aslında Anadolu insanımızın ortak yanlarına ayna tutuyor. Rahmetli yakınlarını, büyüklerimizi dualarımızla anıyorum. Arkadaşımın kendi ifadelerini de fotoğrafların açıklaması olarak paylaşıyorum:
-Köyümüzden enstantaneler.
-Yazları babam bizi ya köye ya Kırşehir'e bırakır tatbikata giderdi... Babam subay çıkınca eşi şehirli olsun diye Kırşehir den almış anamı... Öngörüye bak.
Bakın rahmetli Selver Halam... Anadolu kadını başını böyle bağlardı... Türban Yahudi geleneği, rahibe işidir. Çok fantezi işidir rahibeler…
-Ne bu şimdi sıkma başlar
-Ya anam Erzurum soğuğunda, şarktayız, ben daha iki üç yaşında, soğuktan hasta oldu…
-Soba yakardı... Çamaşıra kadın gelirdi…
-Benim ilk şarkta Erzurum çıkmaz mı
-Nasıl çektim o kurayı
-Dedem Çanakkale de. 3. kuşak Çanakkale de görev yaptı... Bir amcam öğretmen, öbürü işçi. Türk Traktör de... Subay, öğretmen ve emekçi. Bir köyden... Birbirlerini okuta okuta adam olmuşlar. Cumhuriyet böyle kurulmuş...
-Cengiz in çocukluğu çok meşakkatli geçmiş Seyido, senin gibi miras yedi değil... Bak gazete satmış su satmış... Gözümün önüne geldi de
-Kemalettin Tuğcu'nun Köprü Altı Çocukları gibi romanları vardı...
-Ben de gazete sattım... Annem karşı çıktı. Subay çocuğu gazete satar mı, lojmanda laf ederler dedi
-Kuleliye girmeden önce... Babam karşı çıktı. Satsın dedi hayatı öğrensin dedi
-Durakta gazete satarken okurdum. Kazandığım para ile kitap alırdım. Çok faydasını gördüm
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder