27.11.2003 tarihinde kısım komutanımdan aldığım emir doğrultusunda Tug. K.nı Tuğgeneral..’ın
fotoğraflarını çekmekle görevlendirildim. 27.11.2003 sabahı saat 09:02’da Tug. K.nı koruma
aracına bindik ve Tepe J.Krk.na doğru yol aldık. Tepe J. Krk.unda Tug. K.nının Karakol Komutanı
ve diğer karakol personelleri ile bayramlaşmalarının görüntülerini çektim. Tepe J.Krk.unda
ayramlaşma bittikten sonra istikametimizi Üçdamlar J.Krk.una çevirdik. Asfalt yoldan çıkıp
Üçdamlar yoluna girdik ve yanımdaki Tug. K.nı koruması olan arkadaşlarla konuşuyordum.
Çevredeki manzaranın ne kadar güzel olduğunu birbirimize anlatıyorduk. Üçdamlar yolunda
yaklaşık 4 km. kadar ilerlemiştik. Kencar mezrası girişine geldiğimizde karşıdaki dağda değişik
şekilde iki tane ağaç vardı. Biz bu ağaçları konuştuğumuz esnada çok şiddetli bir patlama
meydana geldi, gözlerim karardı ve ben birden ne oluyooor...! diye bağırdım ve patlama benim
oturduğum yerin sağ tarafında olduğu için benim sağ kulağımda çok şiddetli bir çınlamaya
neden oldu. Hemen kendimi araçtan aşağı attım ve yere mevzi aldım. Kafamı hafiften kaldırdığımda
koruma arkadaşlarımın hepsi bir yere dağılmış olduğunu gördüm. Hemen yanı başımda da
kafa kafaya verdiğim bixici arkadaşım vardı. Kafasını kaldırıp bana baktı ve ‘’Biz öldük mü ?’’
diye sordu. O arada iki el silah sesi duyduk. ‘’ Mevzi alın!’’ diye bir ses işittik. Kendimi yolun sol
tarafına attım ve saklanmak için bir südre aradım. Ancak hiç bir yer bulamadım. Sürünerek olay
yerinden uzaklaşmak istedim. O sırada aklıma fotoğraf makinamın bulunduğu çanta geldi. Çantam
araçta kalmıştı. Koruma Çvş. ve aracı kullanan şoför ile yan
yana gelmiştik. Koruma Çvş.nun telafüz ettği ‘’Yıldıray ne oluyoo Yıldıray, öleceğiz Yıldıray’’
sözleri ve bu sözleri söylerken gözlerinden akan damla damla göz yaşlarını ve de yüzündeki
korku ifadesini unutmam mümkün değil. Tugay Komutanımız seslendi. ‘’ Kimsenin bir şeyi var mı
çocuklar hepiniz iyi misiniz...’’ kendime şöyle bir baktım herhangi bir yerimden yara almamıştım ve
hepimiz ‘’ İyiyiz Komutanım.’’ dedikten sonra silahlarımız tam dolduruş pozisyonunda sıçrayarak
mevzii değiştirdik. Tugay Komutanımız tekrar seslendi. ’’ Çocuklar çok iyi gözetleme yapın, onları
gördüğümüz taktirde onların anasını ağlatmalıyız.’’dedi. Gözetleme yapmaya devam ettik. Daha
sonra Lice Jandarma Bölük Komutanı seslendi. ‘’ Komutanım bu bir mayın ve uzaktan kumandayla
patlatılmış.’’ dedi. Daha sonra destek istendi en çabuk gelen destek 10-15 dakika içinde Üçdamlar
J.Krk.undan geldi. Yaklaşık 1-1.5 saat sonra diğer desteklerde yardıma geldi. Aracın yanına gittik.
Ben çantamı buldum ve hemen içini açtım. Fotoğraf makinelerimi kontrol ettim, iki fotoğraf
makinesinin da sağlam olduğunu gördüm. Kayık kepim ve fotoğrafçı kolluğum çamurun içindeydi.
Hepsini topladım ve dijital makinemle birkaç fotoğraf çektim. O sırada Kısım Komutanım geldi.
‘’ Yıldıray nasılsın, geçmiş olsun, sen bırak makineyi biz çekeriz.’’ dedi. Bende makineyi verdikten
sonra Koruma Uzm. Çvş.un beni ve diğer koruma arkadaşları topladı. Şöyle yere çöktüm ve bir
sigara yaktım. Olanlara inanamıyordum. Arkadaşlarla Jandarmanın Land Rover marka aracına
bindik ve birliğimize hareket ettik. Yolda gelirken bir müddet kendi aramızda yorum yaptık.
’’Arkadaşlar Birliğimizde verilen eğitimlerin hepsinin bir faydası varmış ve görüldüğü gibi terör
henüz bitmemiş ve ölüm insana ne kadar yakın olduğunu bir kez daha gösterdi.’’ Bu sözlerden
sonra hepimiz sessizliğe büründük ve nihayetinde Birliğimize gelmiştik. Olayın şokunu
atlatmam üç gün kadar sürdü, ama neticede biz askerdik ve askerlik andını içtikten sonra bu
tür olaylarla karşılaşmaya hazır olduğumuzu da kabul etmiştik. Bu tür olayların tekrar
yaşanabileceğini düşünerekten vatani görevimde her hangi bir noksanlığa yol açmadan
görevimi en iyi şekilde yapacağımı ve vatanın korunmasında canımı seve seve vereceğimin
bilinmesini arz ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder