En Deli Öğretmenimiz; Deli Ruhi
Dün akşam, Öğretmenler Gününde 70 li yıllardaki Kuleli Askeri Lisesi'ndeki öğretmenlerimizi andık, selamet ve rahmet diledik, hayattakilere ve gidenlere...
Tabii ki en çok konuşulan konu; dayak konusuydu.
Matematik öğretmenimiz Deli lakaplı Ruhi Yamaç' ın genellikle tespih ve pergelle kendine has, dövmeden ziyade hafif işkenceye kaçan teknikleri konuşuldu ve çeşitli yorumlar yapıldı...
Bazı arkadaşlar, konuya çok sert, bazıları hoşgörü ile yaklaştı.
Olayları günün şartlarında değerlendirmek gerek diyenler oldu.
Herbir öğretmenin bizde emeği var, güzellikleri hatırlayalım diyenler de oldu...
Öyle ya; Deli Ruhi' yi sıyırıp aldığınız da, geriye pek de bir şey kalmıyor.
Anıların acı ve tatlı anılar olarak iki sınıfa ayrılması da bu özelliğinden olsa gerek...
Nitekim anılarda ilk akla gelenlerden olması yanında, Kuleli 40 Yıl Buluşmasında fotoğraf kuyruğuna girmemiz ve bu fotoğraflarda gülmemiz, olayın komedi yönünü de vurguluyor...
Deli Ruhi hadisesi toplumun psikolojik ve sosyolojik bir travma gerçeği. Üzerinde kitaplar yazılır, tezler verilir.
Olaya farklı bir şekilde yaklaşmak istiyorum:
Ülke insanından umudu kesen ve yanmaktan son anda kurtulan Aziz Nesin'in in, bir Matematik Köyü kurması tesadüf değildir...
Neden başka bir şey değil de matematik!
Matematik çağdaşlıktır, uygarlıktır diyelim kısaca.
Maalesef bir matematik toplumu olamadık ve şu anda neredeyse matematik derslerinin kaldırılması aşamasına geldik.
Matematik notları gittikçe düşen öğrencilerimiz bizleri kaygılandırıyor...
Yanılıyor olabilirim veya kendim için söyleyebilirim, bizlerin matematik alt yapısı Deli Ruhi' nin anlattığı dersleri tam olarak anlayabilecek seviyede değildi.
Bir arkadaşımın yaptığı yorum gibi, anlamadığımız için ezber ile bir şeyler yapıyorduk. Sonucu bulamasak bile, gidişattan not alıyorduk.
Belki ders sonrası takviye kurslar yararlı olabilirdi.
Ezber, bizi hayattaki sorunları çözmemize yardım etmiyordu. Ezberleri bozmamız gerekiyordu, problemleri çözerek, sonuçlara ulaşmalıydık.
Deli Ruhi, bizim bu yetersizliğimizin kefaretini, dayak ile bize ödetiyordu.
Nitekim bir gün " Ben dövmediğim öğrenciyi sınıfta bırakırım. Şimdi sızlananlar yarın bana, dövün hocam diye yalavaracak " demişti...
Kefaret ödeme sonucunu buradan çıkarıyorum.
Sanırsam bizlerde de vizeyi almanın uyandırdığı memnuniyet hissi, kulak acılarımızı dindiriyordu.
Muhtemelen, kulağa küpenin değişik bir versiyonunu deniyordu üzerimizde...
Kendi öz yeğenini sınıfta bırakması hadisesini de, onun kendi doğrularına göre oluşturduğu bir adalet sistemine sahip olduğu şeklinde yorumlayabiliriz...
Bizim 13 ncü kısımda ona tek diklenen, rahmetli Keş Mehmet olmuştu.
Keş Mehmet'in iki yakası bir araya gelmezdi. Yani gravat düğmesini ilikleyemezdi bir türlü.
Sabah traş olsa, sakalları Deli Ruhi' nin dersine kadar uzardı.
İşte özellikle bu iki nedenden dolayı, hoca, Keş' e takmıştı...
Bir gün derse geldi ve Mehmet' e " Ben sana eşekoğlueşek demedim, eşek olur dedim " dedi...
Bayağı tırsmıştı.
Keş Mehmet, hocayı şikayet etmiş...
Demek ki idare her şeyin farkındaydı...
Matematik alt yapımızın yetersizliği, bizi akademik öğrenime geçtiğimiz Harbiye' de çok zorladı maalesef...
Babam beni Ankara, Gazi Mahallesi, Gazi İlkokulu'nda, müdüre teslim ederken " Eti senin, kemiği benim " demişti...
Yani, her türlü yetkiyi vermişti.
Çok korkmuştum.
Çünkü zaten hiç etim yoktu.
Kemik torbasıydım...
Münevver Yetimoğlu, hiç unutmam, gözlüklü, sinirli, kuru, sıska bir kadındı.
Yüzüme yaklaştığında, gözlüklerinin arkasında kocaman bakan çağla yeşili gözlerden korkardım.
İlk tokatı onun uzun, kemikli ellerinden yediğimde yüzüm iki türlü kızarmıştı.
Babam zaten peşinen beni teslim etmişti, kime şikayet edeyim.
Zaten aklımıza öyle bir şey gelmezdi.
Utanır, saklardık.
Ancak yeri gelince de öğretmenimiz bize anne şevkati gösterirdi.
O zamanlar öyleydi.
Şimdi veliler okul basıp, öğretmen dövüyor.
İfrat, tefrit.
O da yanlıştı, bu da yanlış.
Bir türlü ölçüyü, doğruyu bulamıyoruz.
Eğitim sistemi devrin ideolojisine göre sürekli değiştiriliyor...
Öğrenciler öyle de, öğretmenler farklı mı diyor, bu gün bir veli.
Kılık, kıyafetinin öğretmene benzemediğinden yakınıyordu...
Her şeye rağmen Öğretmenler Gününü kutluyorum.
Bizlere emeği geçen tüm öğretmenleri başta M. Kemal Atatürk olmak üzere sevgi ve saygıyla anıyorum.
24 Kasım 2023
*Sosyal medyadan
Bir de insan görünümlü garip yaratıklar vardı. Geberen O.Ç. Mevlut Y... kaya ve ORÇO Kadir T..gut gibi.😡
YanıtlaSil